genel-turk-tarihi-kitap-ansiklopedi

Önsöz

Türk Milleti, dünya tarihinin en eski kültür ve medeniyetlerinden birisine sahiptir. Bilinen tarihin hemen her devresinde Türkler var olmuşlardır. Binlerce yıllık Türk tarihinin başlangıç noktasını ve yerini tesbit etmek kolay değildir. Arkeolojik kazılarla ve antropolojik araştırmalar neticesinde ortaya çıkarılan, milâttan önce 4000 yıllarına kadar inen ve Orta Asya’nın en eski kültürü olan Anav kültürünün Proto-Türklerle ilgisi olması ihtimali yüksektir. Bu ihtimalin doğruluğu halinde, 6000 yıllık çok eski bir tarih bahis konusu olmaktadır. Orta Asya’nın bu kadîm kültürlerinde devirler yakınlaştıkça Proto-Türklerle irtibat ihtimali yükselmekte; Kelteminar ve Afenesevo (M. Ö. 3000), Andronova (M. Ö. 1700) ve özellikle Karasuk (M. Ö. 1200), Tagar ve Taştık (M. Ö. 700) kültürlerinde Türk kültürünün izleri açıkça ortaya çıkmaktadır. Bu taktirde ortalama olarak 3000 yıllık bir Türk tarihi söz konusu olmaktadır. Bir taraftan proto-Hunların, diğer taraftan da Sakaların tarih sahnesine girmesi, 2500-3000 yıllık tarihî devreyi daha da kuvvetlendirmektedir. Büyük Hun İmparatorluğu’nun( M. Ö. 318-M. S. 216) Çin yazılı kaynaklarına göre kesinlik kazanan tarihi ve Göktürklerin bizzat Türk alfabesi ile Türkçe yazdıkları Orhun Âbideleri bu dönemin tarihini, bilimsel deliller ile ispat etmektedir. Ayrıca, Sümerlerin, Etrükslerin ve Kimmerlerin, Türklerle önemli linguistik bağlara sahip olmaları (Sümer dilinde beşyüz civarında Türkçe köklü kelime bulunması), kazılardan elde edilen arkeolojik buluntular ve sonraki yüzyıllarda Avrupa’da, Kafkasya’da, Anadolu’da ve Karadeniz’in kuzeyinde bulunan balballar ve diğer kalıntılar; Türklerin binlerce yıl önce de Avrasya’nın çeşitli bölgelerinde yaşamış olduklarını akla getirmektedir.

 

 

Türklerin anayurdunun, Sibirya’nın güneyinde, Tanrı dağlarının ve Altay dağlarının eteğinde olduğu görüşüne karşılık bunu daha batıda Hazar çevresinde, hattâ Güney Kafkasya’da ve Doğu Anadolu’da arayan bilim adamları da bulunmaktadır. Hangi tez doğru olarak kabul edilirse edilsin, Türklerin tarih sahnesinde en az 2500-3000 senelik bir mevcudiyetinin olduğu anlaşılmaktadır. Binlerce yıllık geçmişlerinde Türkler, kurdukları imparatorluk ve devletler ile çok geniş bir coğrafyada hüküm sürmüşler ve dünya tarihine mühürlerini vurmuşlardır. Ancak esefle belirtmek gerekir ki, dünya tarih çevrelerinde Türk tarihine gereken önem ve ağırlık verilmemektedir. Bunda, tâ Atilla’dan, Kanunî’ye ulaşan çizgideki korku ve peşin hükümler rol oynadığı gibi, bilgisizliğin de tesirinin bulunduğu unutulmamalıdır. Yakın akrabalarımızın dahi bazen kendilerine ayrı tarihler ve kökler aradıklarını görmek, üzüntümüzü daha da arttırmaktadır.

 

 

Türkler hakkındaki araştırmaların ve yayınların yetersizliği yüzünden, millî tarihimizde ve dünya tarihinde büyük boşluklar meydana gelmiştir. Ne yazık ki, Türk tarihini, başlangıcından alarak günümüze kadar getiren ve sadece Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan Türkler çerçevesinde bakarak değil, bütün Türkler bakımından ele alarak değerlendiren akademik araştırmalar ve yayınlar yoktur. Samimî arayışlar içinde olduklarını bildiğimiz diğer Türk Cumhuriyetlerinde de, kaydedilen bütün müsbet gelişmelere rağmen, Sovyet rejimlerinin milliyetler politikasının tesirleri halen izale edilebilmiş değildir.

 

 

Bunun için, Türk Milleti’nin tarihini, kültür ve medeniyetini bilimsel şekilde ortaya koyacak büyük bir tarih araştırması projesinin, yılların ihmalini aşarak gerçekleştirilmesi zarûret hâline gelmişti. Kısaca “Türk Projesi” diye adlandırdığımız “Türk Tarihi ve Medeniyetini Araştırma Projesi” bu zarûret neticesinde plânlanmış ve uygulamaya konulmuştur. “Türk Projesi” ile başlangıçtan günümüze kadar Türk Milleti’nin kurduğu devletlerin, inşâ ettiği emsalsiz kültür ve medeniyetin; siyaset, teşkilât, toplum, iktisat, felsefe, ilim, dil, edebiyat, kültür ve sanat bakımlarından değerlendirmesi yapılmıştır. Bu proje, bugüne kadar bütün dünyada hazırlanmış en geniş muhtevalı ve katılımlı tarih araştırma projelerinden biridir. Projenin hazırlık safhasında Türkiye’nin ve dünyanın bütün akademik çevreleri ile temas sağlanmış; bunun sonucunda projeye Türkiye dışından (48 ülkeden) 589, Türkiye’den de 1721 bilim adamı ve araştırmacı çalışmaları ile iştirak etmişlerdir. 2320’ye ulaşan araştırma yazılarından 1623’ü Yayın Kurulu tarafından kabul edilerek yayınlanmıştır.

 

 

Proje’de yer alan araştırma yazıları, tamamıyla orijinal, birincil kaynaklara, arkeolojik bulgulara ve arşiv vesikalarına dayanan, daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış, akademik ve bilimsel mahiyette yazılardır. Türkoloji ve Türk tarihi sahasında dünyanın en tanınmış ve değerli ilim adamlarından teşekkül eden “Türk Projesi Yayın Kurulu”, milletlerarası hakem kurulu hüviyetinde nihaî değerlendirmeleri yapmıştır.

 

 

Türk Projesi, üç takım eserden meydana gelmektedir:

1. Türkler: Bütün makalelerin yer aldığı ana eserdir. 20 ciltlik makaleler kısmı ve indeks cildi ile birlikte 21 ciltten oluşan eser, 30 bin görüntü malzemesi dahil 21.000 sayfa civarındadır.

2. The Turks: Ana yazıların ve bazı makalelerin yer aldığı özet mahiyetindeki bu İngilizce eser 6 cilt ve 6000 sayfa civarındadır.

3. Genel Türk Tarihi: 10 bölümde değerlendirilmiştir. Bu bölümler “Genel Değerlendirme”, “Eski Türkler”, “İlk Müslüman Türk Devletleri”, “Türkiye Selçukluları ve Anadolu Beylikleri”, “Orta Zaman Türk Devletleri ve Hanlıkları, “Osmanlı Devleti: Klâsik Dönem”, “Osmanlı Devleti: Yenileşme Dönemi”, “Türkiye Cumhuriyeti”, “Türk İllerinin İşgali” ve “Türk Dünyası”dır.

 

 

Türk Projesi ile Yeni Türkiye Araştırma ve Yayın Merkezi birçok ilke imzasını atmıştır. Şöyle ki;

 

 

1. Bu araştırmadan önce de, Türk tarihinin çeşitli safhalarına ait çok değerli araştırmalar yapılmıştır. Meselâ, eski Türkler konusunda merhum İbrahim Kafesoğlu, Wilhelm Koppers, László Rásonyi, Gyula Nemeth, Emel Esin, Wolfram Eberhard, Bahattin Ögel, Akdes Nimet Kurat, Zeki Velidi Togan, Wilhelm Radloff, Reşit Rahmetî Arat, Nihal Atsız, Sadri Maksudî Arsal, Abdülkadir İnan, Wilhelm Thomsen, Hüseyin Namık Orkun, bu devreyi inceleyen ünlü türkolog ve tarihçilerdir. Büyük Atatürk’ün, İslâm öncesi Türk tarihinin araştırılmasında önemli rolü olmuştur. Gene Selçuklu tarihçileri arasında, Osman Turan, Faruk Sümer, Mehmet Altay Köymen, Mükremin Halil Yınanç, Hamit Zübeyr Koşay ilk akla gelen isimlerdir. Osmanlı tarihi bu bakımdan daha şanslı görünmektedir. Başta Halil İnalcık olmak üzere, Fuat Köprülü, İsmail Hâmi Danişmend, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Ömer Lütfi Barkan, Cengiz Orhonlu, Kemal Karpat ve daha birçok kıymetli ismi arka arkaya sıralamak mümkündür. Bu araştırma ortaya çıkarmıştır ki, Cumhuriyet tarihimiz konusunda bu imkâna henüz sahip değiliz.

Ancak, Türk Projesi’nden önce, arkeolojik devirlerden, günümüze kadar gelen toplu bir Türk Tarihi çalışmasının bulunmadığını söylemek haksızlık olmayacaktır. Sayıları çok sınırlı olan alan birkaç çalışma, ya kafi derecede bilimsel değildi, ya da sübjektif peşin hükümlerle malûldür veya çok muhtasardır. Bu itibarla, Türk Projesi ile Türk tarihinin ilk olarak yayıldığını söylemek mübalağa olmayacaktır.

 

 

2. Genel Türk Tarihi adlı eserde; 148’i profesör, 37’si doçent, 17’si yardımcı doçent, 5’i doktor ve 8’i araştırmacı olan 215 bilim adamının 209 ilmî makalesi yer almaktadır. Daha önce ana eser olan Türkler’de 1623 makale olduğunu zikretmiştik. Bu sayılar Türk Projesi’nin şimdiye kadar yapılan ilk geniş kapsamlı tarih araştırması olduğunu ortaya koymaktadır.

 

 

3. Bugüne kadar yazılan tarih kitaplarında ya Türkiye merkezli bir bakış açısı vardır ya da batı tarihçiliğinin bazen yanlış bilgiden doğan, bazen de kendi tarihleri açısından sübjektif şekilde yapılan değerlendirmeleri söz konusudur. Türk projesi ile ilk olarak genel çerçevede ve objektif bir değerlendirme yapılmasına çalışılmıştır. Türk Projesi, Türk tarihinin aslında bir bütünlük ve devamlılık arz ettiğini kesin olarak ortaya koymaktadır.

 

 

4. Daha önce yapılan çalışmalarda umumiyetle siyasî tarih çerçevesinde kalınmış, kültür ve medeniyet tarihi istisnâi olarak ele alınmıştır. Türk tarihi ilk defa Türk Proje’sinde siyasî, iktisadî, içtimaî ve kültürel bir bütünlük içinde yazılmaktadır.

 

 

5. Türk Proje’sinde, binlerce yıllık Türk tarihi ve medeniyetine ilâveten, ilk olarak Türk Dünyası’nın bugünkü durumu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin son elli yıllık tarihi değerlendirilmiştir.

 

 

 

Türk Projesi’nin gerçekleştirilmesi ile dünya tarihinin yeniden değerlendirilmesi gerekecektir.

 

 

Bu araştırma, ortak bir Türk tarihinin de ilk olarak yapılması anlamına gelmektedir. Bu suretle müşterek kimlik, tarih, coğrafya, kültür ve medeniyet özellikleri ortaya konulacak Türk Dünyası’ndaki bağların güçlendirilmesine ve uzun vâdede dünya Türklüğünün işbirliğinin sağlam temellere oturtulmasına katkı sağlayacaktır.

 

 

Bu mazlum, mağdur fakat vakûr ve şerefli milletin tarihinin yazılmasında, eşsiz kültür ve medeniyetinin tanıtılmasında bir nebze yardımcı olabilmişsek kendimizi bahtiyar addedeceğiz.

 

 

Bu eserin, Türk tarih araştırmacılarına yararlı olacağını ümid ediyor, en kısa zamanda daha iyilerinin yapılmasını diliyoruz.